Frmks
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Frmks Binlerce konuyla karşınızda.
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapChat

Forumumuza Moderatör Alimlari Baslamistir! Eger Bu Konudaki Belirtilen Sartlara Uyuyorsaniz, Sizde Moderatör Olabilirsiniz!


Forumumuzda Yazı Çalınması Engellenmiştir. Hiçkimse Yazılan Yazı,Konu veya Mesajları Kopyalayamaz.


 

 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj





Kayıt tarihi : 01/01/70

Başarı Puanı Seviyesi
Başarı:
BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2 Left_bar_bleue5000/2500BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2 Empty_bar_bleue  (5000/2500)

BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2 Empty
MesajKonu: BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2   BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2 Icon_minitimeC.tesi Nis. 03, 2010 9:48 am

Dünya sağlık örgütü kullanılan madde çeşitlerine göre bağımlılık tiplerini şöyle sıralamıştır.

-Opiat
-Alkol, barbütürat, benzodiazepin
-Esrar
-Kokain
-Halüsinojen
-Uçucu maddeler
-Tütün
-Çoklu madde kullanımı
-Kafein ve diğer uyarıcılar (psikostimülanlar) olmak üzere tipleri vardır.

Bu ayrım kullanılan maddelerin özelliklerine göre yapılmıştır. Bu maddelerin bazıları merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkilere sahipken (kokain, psikostimülan gibi) bir kısmı ise tersine beyin işlevlerini baskılayıcı etki oluşturmaktadır(alkol,opiat, benzodiazepin gibi).Ayrıca bu maddelerin doğal olanları (esrar,tütün ,opiat grubundan morfin vs) ve yapay üretilenleri (eroin, psikostimülanlar gibi) vardır.

Maddeler konusunda dikkat edilecek en önemli konu bağımlılık yapıcı maddelerin bir kısmının yasa dışı kullanımı olsa bile çoğunluğunun yasal olması ve bunlardan bazılarının ise tıp içi kullanımının bulunmasıdır. Yani bu maddelerin bazıları ile günlük yaşamımızda yanıbaşımızda dır (yapıştırıcılar, bazı temizlik maddeleri, tiner, tütün, alkol, kontrollü kullanımı olan bazı ilaçlar gibi).
Tıp içi kullanımı olan ve halen aynı zamanda tedavi edici özellikleri olan maddelerin ( benzodiazepin, barbitürat, morfin gibi ) ise her ne kadar kontrollü kullanımı olsa da ilaç suistimali nedeni ile tedavi dışı kullanımı da mümkün olabilmektedir. Burda çok dikkat edilmesi gereken önemli nokta bu tür ilaçların ( bunlar ülkemizde kontrollü kullanım amacı ile kırmızı ya da yeşil reçeteye tabi ilaçlardır ) hekim önerisi dışında kullanılmamalarıdır. Hekimler böyle ilaçları ihtiyacı olan hastaya yardım iletirken bu riski göze alabilir ve hastayı bu konuda uyarırlar. Aslında herkesin bu konu da duyarlı davranması gerekir. Bir ilaç tedavi amacı ve dozu dışında hekime danışmadan uzun sürelerde iyilik halini devam ettirmek için kullanıldığı taktirde bağımlı olma riskini getirebilir. İlaçların etken maddelerinin özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekir. Hekimler bile bazen ilacın içindeki maddenin ne olduğunu karıştırabilir. Bu nedenle hekim olmayanların bu tür yanlışlıkları yapma olasılığı çok daha ciddi boyutlardadır.

Bağımlılık yapan maddelerin ortak özellikleri:
1.Madde alındığında davranış, düşünce ve duygu durumunda değişme yapar;Bağımlılık yapıcı maddeler her ne kadar farklı özellikli olsalar da tümünün insan beyni işlevlerinden duygu, düşünce, tutum ve davranışlar üzerinde etkileri hemen hemen aynıdır.
2.Alan kişi kısa sürede gerçeklerden kopar;Maddeler ilk alındığı zaman ortaya çıkan rahatlama,yatışma, keyif alma, sarhoşluk, uyarılma, hayal alemine dalma, hoşnutluk ve bunun gibi birçok belirtiler nedeni ile kişi dış dünya yerine bu sahte hayal ortamını tercih etmeye başlayabilir. Bu durum kişinin gerçeklerden kopmasına yol açar. Yani bazı doyumları gerçek dünyada farklı alanlarda sağlıklı bir şekilde yaşamak varken bunu yapma gayret ve çabasını göstermeyebilir.
3.Kişi karşı koyulması çok zor bir istek ile madde arama davranışı içine girer;Bu madde kullanımı ile elde edilen sahte iyilik halini tekrar tekrar elde etme isteği o maddenin daha sık kullanılma isteğini doğuracağı için kişi karşı koymakta zorlandığı bir istekle o maddeyi arama davranışı içine girer.
4.Giderek alınan maddenin miktarı artar;Kişi maddeyi kullanma sıklığını ve miktarını gittikçe artırmak zorunda kalır. Çünkü gittikçe alınan doz ve sıklık aranan, ihtiyaç duyulan sahte iyilik halini oluşturamayacaktır.
5.Sonuç bağımlılıktır. Tüm bu sözü edilen süreçler bir araya geldiği zaman ise bağımlılık gelişir.



İSMİNİ SIKÇA DUYDUĞUMUZ BAĞIMLILIK YAPICI MADDELER:



ESRAR

NEDİR?
Esrar içinde, yapraklarında, tohum ve çiçeklerinde psiko aktif kimyasal tetrahidrokanibal (THC) bulunan bir bitkidir. THC'nin yoğunluğu bitkiden bitkiye değişir, fakat çoğu bitki yüzde 2-5 THC içerir. Esrarın elde edildiği bitki olan Hint Keneviri bitkisi kağıt, giysi, inşaat malzemesi ve pek çok diğer malzeme yapımında kullanılır.


ETKİLERİ
Esrar efektleri alınan THC miktarına veya kullanım şekline göre değişir. Esrar içimi THC maddesini çabuk bir biçimde ciğerlere geçirir ve takiben kan sistemine karıştırır ve daha sonra da beyine ulaştırır. Efektleri neredeyse anında belirir ve bir ila iki saate kadar sürebilir.
Esrar kullananlar değişik tepkiler olduğunu belirtirler. Bu tepkiler sanal barışçıl ve coşkulu olmaktan saçmalama ve paranoyaya kadar değişebilir. Fiziksel tepkiler gözlerin kanlanması, hafif çarpıntı, ağız kuruması olarak listelenebilir. Kullanıcılar sıkça açlık hissetseler de kan şekeri seviyesinde bir düşme yoktur.

KULLANIM İŞARETLERİ
Yanan yaprak kokusuna benzer esrar kokusu en fark edilir işarettir. Her hangi bir davranış bozukluğu olması gerekmez fakat kullananlar uçarı, kızarık gözlü, sakar, unutkan, iştahı artmış ve ilgisiz görünebilirler. Esrarın yarattığı unutkanlıklar "ekmek kafa" olarak adlandırılır.

RİSKLERİ
Sürekli kullananların çoğunluğu, esrarı diğer bağımlılık yapıcılardan ayırsalar da ve "ben bağımlı değilim" deseler de, bağımlı hissetme ve tüketimi sınırlayamama gibi esrar ile bağlantılı problemler ortaya çıkar. Bu problemlerin gençlerde ve yeni kullanıcılarda daha belirgin baş göstermesi sık görülür.
Zaman içerisinde ağır esrar kullanımı özellikle sigara içmekle birleştiğinde (ki, sigara ve esrar ayrılmaz ikilidir) potansiyel solunum problemlerine sebep olabilir.
Esrar maddesinde yoksunluk hisleri diğer bazı maddelere göre daha az fark edildiğinden (kanda uzun süre bulunduğu nedeniyle) kullananların çoğu bağımlı olmadıklarını iddia ederler.Oysaki esrar bir bağımlılık maddesidir.En büyük risklerinden biri ise bu maddenin etkisi altında bulunan kişinin algıları faaliyetlerine maddenin baskısı altında devam etmekte iken tepkilerinde sorun ortaya çıkmakta bilinçli refleksleri zafiyet göstermektedir.Bu maddelerin arkadaş ve eğlence ortamlarında ki kullanım halinin sık olduğu değerlendirilirse gençlerimizi bekleyen başka tehlikelerinde ortaya çıkacağı açıkça görülebilmektedir.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise esrar maddesinin ortaya çıkardığı sahte iyi oluş halinin büyük ihtimalle zamanla kaybolacağı ve kişilerin bu etkiyi yakalamak için eroin ve kokain gibi diğer maddelere geçiş yapma olasılığının çok yüksek olduğudur

Esrar yasal değildir ve kullanımı tutuklanma, yargılanma ve hapse girme gibi yasal sonuçlara sebep olabilir. Bununla beraber, uyuşturucu testleri sonucunda kişi ehliyetini, sigortasını, kredilerini ve bir takım sosyal hizmetlerde yer alma hakkını kaybedebilir.

ESRARIN sebep olduğu riskleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu hiç kullanmamaktır.




ESRARLA İLGİLİ YANLIŞ BİLGİLER:

1.Esrar bitki olduğu için güvenilirdir.
Gerçek: Bir maddenin bağımlılık yapıcı özelliği olması için kimyasal yollardan elde edilmesine gerek yoktur .Doğal yollardan elde edilen maddelerde bağımlılık yaparlar.

2.Esrar kullanıcıları diğer uyuşturuculara geçmez.
Gerçek: Esrar diğer uyuşturuculara başlangıç noktasıdır.

3.Esrarın etkisi birkaç saatte geçer.
Gerçek: Esrar vücutta depolandığı için etkisi günlerce, haftalarca sürebilir. (Esrar sigara olarak içildiğinde kanda birkaç dakikada zirve yapar, saatler içinde hızla düşer. Bunun sebebi dokularda depolanmasıdır. İdrarda günlerce atılır.)

4.Esrar stresi giderir.
Gerçek: Diğer maddelerde olduğu gibi esrar sadece problemlerle yüzleşmeyi geciktirir. Depresyon yapabilir

5.Esrar zihni açar.
Gerçek: Esrar zihni sisli hale getirir; bellek, konuşma, anlama ve karar verme yeteneğini bozar.


EROİN

NEDİR?
Eroin morfin maddesinden üretilmektedir. Doğal olarak afyon bitkisinin kozalağında mevcut olan bir uyuşturucudur. Eroin afyonun içinde bulunan alkaloidlerden bir tanesidir. Baz morfinin asetik asit ile birlikte ısıtılması ve diğer kimyasal işlemlerden sonra oluşur. Sokaklardaki eroin genellikle saf değildir ve beyazdan koyu kahverengi bir renge kadar çeşitli yoğunluklarda değişebilir. Bu değişiklikler tipik olarak üretim safhasında meydana gelen kirliliklerden ve/veya içine karıştırılan diğer maddelerden dolayıdır.
Eroin; Güney Amerika, Güneydoğu ve Güneybatı Asya, ve Meksika'da üretilmektedir.

ETKİLERİ
Eroin ve diğer afyon bazlı uyuşturucular vücut hareketlerini yavaşlatan özelliktedir. Kullanıcılar sıcaklık, rahatlama, ve kopma hisleri uyandırdığını belirtirler. Fiziksel ve duygusal ağrılar azalmakla birlikte bunlara "ağrıların ertelenmesi" demek daha doğrudur. Bu etkiler çok çabuk ortaya çıkar ve alınan eroinin miktarına ve alış şekline göre birkaç saat sürebilir. İlk kullanımlar bulantı ve kusma ile sonuçlanabilir fakat bu tepkiler sürekli kullanımla giderek azalır.

Afyon ve türevlerinin kullanımının yol açtığı fiziksel sorunlar:
“Kirli” iğne kullanımı sonucu AİDS
Abse ve deri veya kasların diğer enfeksiyonları
Tetanus veya sıtma
Hepatit veya diğer karaciğer hastalıkları
Mide ülseri
Kalpte ritm bozukluğu (aritmi)
Endokardit (kalp zarı iltihabı)
Anemi (kansızlık)
Elektrolit bozuklukları özellikle hiperkalemi
Kemik ve eklem enfeksiyonları
Kullanılan maddede bulunan katkı maddeleri nedeniyle gelişen embolilerde, bazen anormal göz dibi bulguları saptanabilir.
Enfeksiyon ve katkı maddelerinden kaynaklanan böbrek yetmezliği.
Kas yıkımı
Pnömoni (akciğer zarının iltihabı)
Akciğer absesi
Tüberküloz (verem)
Cinsel fonksiyon bozuklukları

KULLANIM İŞARETLERİ
Eroin kullanan kişi uyuşuk görünür ve dalar, kusar, kaşınır veya göz bebekleri toplu iğne başı gibi küçülür. Ayrıca; iştahın kapanması, uyku bozukluğu, ağır nefes alma, cinsel isteksizlik ve kabızlık vardır. Yoksunluk çeken eroin bağımlıları genellikle hoş olmayan, üşütmeye benzer bulgulardan yakınırlar. Kusabilir, aşırı terler, mide krampları geçirir, tüm vücutları ağrır, diyare olur, burun akması, sıcak-soğuk kızarmalar, depresyon ve rahatsızlık geçirirler. Eroin yoksunluğu (KRİZ), değişebilmekle beraber, son kullanımdan sekiz saat sonra ortaya çıkar ve üç gün ile bir hafta arası sürebilir. Yoksunluk ikinci ve üçüncü günde zirveye ulaşır.


RİSKLERİ
Enjeksiyon çok miktarda eroinin kan sistemine birden karışmasını sağlayarak ölümcül aşırı doz riskinin en çok olduğu kullanımdır. Burundan çekilmesi de aşırı dozla sonuçlanabilir, özellikle alışık olmayan bir kimse yüksek miktarda kuvvetli bir eroini veya alkol gibi başka uyuşturucu maddeleri karıştırarak alırsa ölüm gerçekleşebilir. Eroinden meydana gelen aşırı dozun belirtileri; ağır ve az nefes alma, kıvranma, koma, ve ölüm olarak listelenebilir.
Pis ve kullanılmış enjektörlerin kullanımı HIV, Hepatit B ve C gibi ölümcül enfeksiyon hastalıkların yayılmasına sebep olmaktadır. Uyuşturucuları enjekte etmek veya enjektör paylaşmak diğer ciddi hatta ölümcül hastalıkların veya enfeksiyonlara sebep olabilir. Bunlardan bazıları endokartis, embolizma ya da kangren, botulizma, tetanoz, ve deri yiyen bakteri olarak nitelendirilebilirler. Son olarak enjeksiyon, apselere (acılı bir cilt yarası) ve takip edici olarak kan zehirlenmesine sebep olabilir.
Bazı kişiler, eroini burundan çekmenin ya da sigara gibi içmenin, bağımlılığa sebep vermeyeceği inancıyla özenebilirler. Fakat birkaç kullanım bile tolerans ve bağımlılıkla sonuçlanır.
Eroin yasa dışı bir maddedir ve bulundurmak veya satmaktan hüküm giymek çok ciddi adli cezalarla sonuçlanır.

EROİNİN
ilk kez bilim adamları eliyle ve gerçekte son derece iyi niyetli bir amaca hizmet etmek üzere üretildiğini biliyormuydunuz?
1897'de Almanya'daki Bayer laboratuarlarında kanser ve tüberküloz hastaları için "ağrı kesici" olarak hazırlanan "eroin hidroklor", dehşet verici yan etkileri farkedilince onu ilaç olarak reçetelere yazan hekimler tarafından derhal terkedildi. Ancak iş işten geçmiş ve “şeytanın tozu" hapsedildiği şişeden kaçıp halkın arasına karışmayı başarmıştı bir kez daha
Kimya tarihinin ünlü efsanelerinden birine göre, "eroin" maddesi, adını, bu maddeyi deneme amacıyla kolundan enjekte eden bir Bayer mühendisinin o anda yaşadıklarını tanımlamak için kullandığı şu mânidar cümleden almıştı:
"Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" ("I feel like a hero")
Aspirin ve eroinin ortak mucidi: Dr. Felix Hoffman
Saf morfinin asit anhidritle işlenmesi sonucu ortaya çıkan bu ölümcül toz, ilk kez 21 Ağustos 1897 günü, Bayer'in Almanya'nın Elberfeld kentindeki laboratuarında sentezlendi. baz morfinden sekiz kat daha güçlü bir uyuşturucu elde eden Dr. Hoffman,bunun kontrollü şekilde kullanımıyla yukarıda anılan hastalıkların tedavisinde çok önemli bir ilerleme kaydedebileceğini düşünüyordu. Kobaylar üzerindeki deneme çalışmaları bir yıl kadar sürdü ve toz eroin, "heroinhydrochlor" ticarî markasıyla şişelenmiş olarak 20. yüzyılın hemen
arefesinde Bayer şirketi tarafından piyasaya sürüldü. Bugün için inanılması bir hayli güç olmakla birlikte, eroin o dönemde başta Almanya olmak üzerebirçok Avrupa ülkesinde eczanelerde rahatça satılıyordu Ancak, madalyonun öteki yüzü kısa sürede ortaya çıktı. Yalnızca bir iki kullanımın ardından “şeytanın tozu"na müptela olanlar şuursuzca ecza
depolarına, laboratuarlara saldırıyor ve kendilerine daha fazla ilaç temin etmeye çabalıyorlardı.
İnsanları çok seven ve mesleğine aşık bir kimyager olan Dr. Hoffman, 8 Şubat 1946'da son nefesini verirken, ilk kez onun laboratuar kaplarında dünyaya gözlerini açan "diasetilmorfin" artık çoktan bir ilaç olmaktan çıkmış,alım-satımı ya da kullanımı bir çok ülkede en ağır şekilde cezalandırılan lanetli bir maddeye dönüşmüştü.

Özellikle eroin maddesi ile ilgili olarak sinema ve televizyonlarda izlediğimiz film sahnelerinde polisin yakaladığı maddeyi tadarak hangi madde olduğuna karar verdiğine dair sahnelerle sıkça karşılaşırız.Oysaki bu maddelerin ne kadar tehlikeli olduğuna yukarıda değinmiştik.Bu nedeni belli olmayan gizli propaganda yöntemi zehir tacirleri tarafından gençlerimizi zehirlemek amacıyla sıkça kullanılmakta "bir kereden birsey olmaz filmlerde görmüyormusun polisler bile yakaladıklarında tadına bakıyorlar" şeklinde telkinde bulunarak bir kere bile denendiğinde bağımlılık yapma ihtimali yüksek olan bu maddeleri gençlerimize vermektedirler.Unutulmamalıdır ki polisler yakalanan maddenin çeşidini kimyasal tahliller yardımıyla tespit etmektedirler.


ECSTASY

NEDİR?
Ecstasy, kimyasal adıyla MDMA (3, 4-metilendioksimetamfetamin), ağızdan alınan bir haptır. Haplar değişik şekil ve markalarda mevcuttur. Bazı durumlarda MDMA toz halinde satılmaktadır. Hap şeklindedir ama asla yasal kullanımı yoktur, dolayısıyla denetim altında değildir. Genel bir kullanıcının bir "doz" içerisinde hangi maddeleri bulunduğunu bilmesi bu sebeple imkansızdır.

ETKİLERİ
Kullananlar kendilerini açılmış, rahatlamış, güzel, korkusuz, toleranslı ve etrafındaki insanlara bağlı olarak tanımlarlar. Ecstasy alındıktan yaklaşık 45 dakika sonra kullanıcılar etkisine girerler. Bu madde sinir hücresine girdikten sonra serotoninin bol miktarda salınımına neden olur ve serotonin üreten enzimleri engeller. Ecstasyinin en önemli etkisi kişiyi aktive etmesi ve bilinç değişikliklerine neden olmasıdır. Bu etkiler alınan doza ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal duruma doğrudan bağlıdır. Alındıktan 20 ile 60 dakika içinde etki göstermeye başlar. İlk bir saat içinde en güçlü etkiyi yapar. Dört ile altı saat içinde bu etki sonlanır.
Ecstasy, beden ısısını ve kan basıncını artırır. Sıcak, havasız ortamlarda ve çok hareket sonrası beden ısısı ciddi boyutlara ulaşır. Ağızda kuruluk, dişlerde tatsız bir his algılanabilir.
Ecstasy, yönelim ve algı bozukluğu yaratır. Diğer insanlara karşı yakınlık hissi, kendini rahat hissetme, görsel algıda bozulmalara yol açmaktadır. Kişi kendini enerjik ve aldırmaz hisseder.

KULLANIM İŞARETLERİ
Ecstasy kullananların göz bebekleri genişler ve ışığa hassasiyet artar. Çeneyi sıkma ve diş gıcırdatma gözlemlenebilir efektlerdendir. Duyum artar ve kullanıcılar çoğu zaman bunu dans etme isteği, konuşma ve dokunarak ile gösterir. Kullanıcılar çoğu zaman abartılı şevkat hareketleri gösterebilir.

RİSK
Bazı kullanıcılar tecrübeden sonra 48 saate kadar kendilerini depresif hissettiklerini belirtmektedir. Uzun süreli kullanımda etkilere ulaşmak daha zorlaşabilir. Sahte iyi oluş halini yakalama veya ulaşma ihtiyacı olabilir, bu da doz artımına ve daha sık kullanıma sebep verebilir. Kullanımdaki artışla beraber kullanıcılar sık sık kendilerini yorgun hisseder, çeneleri ağrır ve mutlulukları azalır. Depresyondan ve tükenmeden kaçınmak isteyenler hem dozda hem de kullanım sıklığında artırma geliştirirler.

Çok sayıda ters etkileme olduğu bildirilse de vücut ısısındaki tehlikeli derecede artış Ecstasy'nin bilinen yaygın tehlikelerinden biridir. Vücut ısısının artması sıcak ve genellikle havasız ortamlarda uzun süre dans etmekten, vücuttaki sıvı miktarının azalması gerçekleşir. Ölüm; aşırı dozdan görülmekle birlikte, genellikle vücut ısısının artması, su ihtiyacı yada diğer bir uyuşturucu madde ile karıştırma ile bağlantılıdır.

Ecstasy’nin uzun zamanlı etkileri halen araştırma altındadır. Bazı araştırmacılar uzun süreli kullanımların kalıcı beyin hasarlarına yol açabileceği değerlendirilmektedir. Bazı çalışmalar Ecstasyinin vücuttaki seratonin ve dopamin seviyelerini etkilediğini göstermektedir fakat bunun uzun süreli etkilerinin ne olabileceği halen açık değildir. Ecstasy kalbin ritim bozukluğuna sebep olabilir ve hipertansiyon ve kalp hastalıklarının tetikleyicisi olabilmektedir. Extacy kullananların %92’si diğer zararlı ve bağımlılık yapıcı maddeleri de kullanmaktadırlar.





KOKAİN

NEDİR?
Kokain Güney Amerikada yetişen koka bitkisinin yapraklarından elde edilir. Bölgedeki birçok yerli kabile halen hafif, uyarıcı bir etki amacıyla koka yaprakları çiğnemektedir. Bilim adamları kokaini bitkinin yapraklarından 1860 yılından kısa bir süre önce elde etmişlerdir.
Kokain hidroklorid (HCL) acı tatlı, beyaz, ince bir tozdur.Burundan çekildiğinde veya enjekte edildiğinde uyuşturur. "Crack" kokainin sigara gibi içilebilir küçük parçalar yada "kayalar" halindeki formuna verilen addır. Crack kokain HCL'nin amonyak veya sodyum bicarbonat (pişirme sodası) ve su ile karıştırılması ve ısıtılarak kokain alkoloidin "baz" karışımın tuzu (hidroklorid) ortaya çıkarılması sonucunda elde edilir. Bu işlem uyuşturucunun gerektiği gibi yanmasını ve daha fazla kokain içeren dumanın elde edilmesini sağlar. "Crack" Tanımı karışımın yakılarak içildiğinde çıkan kırılma seslerinden ortaya çıkmıştır.

KULLANIM İŞARETLERİ
Kokain veya crack kullanan bir kimse normal bir insandan daha enerjik gözükür, konuşur, sürekli kıpırdanır, ve normalden daha fazla çenesini sıkar. Aynı zamanda tetikte olurlar ve hep etraflarına bakarlar. Ortak fiziksel etkiler ağız kuruması, terleme, uyku ve iştah kaybıdır. Bunlarla beraber kalp atışı ve tansiyon da artar.
Sürekli kullanım davranış bozuklukları, rahatsızlık, paranoya ve hatta halüsinasyonlara yol açabilir. Bu efektler uyuşturucu vücuttan çıkana kadar yavaş yavaş azalır. Ağır kokain/crack kullanımının sonradan beliren etkileri kilo kaybı, depresyon, ve bitkinliktir.

RİSKLERİ
Felç, kalp krizi, ani krizler rapor edilmiş ortaya çıkan durumlardır. Kalp hastası olan kişiler yüksek risk altındadır. Kokain / Crack maddesinin kronik, ağır kullanımı kilo kaybı, cinsel problemler, tutarsız düşünme, aşırı değişken ruh hali, paranoya, saldırganlık ve psikoz gibi şikayetler doğurabilir. Bir çok bu gibi kullanıcı fiziksel olarak tükenmiş, olur böylece hastalıklara karşı savunmasızdırlar yani bağışıklık sistemleri zayıflamış insanlardır.


Kokainin buruna sürekli çekilmesi burun zarlarının hasar görmesine sebep olur. Kokain/Crack'in yakılarak içilmesi ciğerlere hasar verir ve hızla artan emme kapasitesiyle birlikte daha fazla kullanıma neden olur. Kokainin enjekte edilmesinin bir çok ciddi riski vardır. Kokainin kan sistemine karışmasına ek olarak, enjektör veya diğer enjeksiyon araçları paylaşıldığında kullanıcılar HIV enfeksiyonu/AIDS ve/veya Hepatit B ve C virüslerine karşı savunmasız hale gelirler

Yüksek doz alındığında epileptik nöbetler, beyin ve kalp damarlarında tıkanıklık, kalp ritminde bozulmalar, solunum durması ile ölüm meydana gelebilir.
Çeşitli algı bozuklukları meydana gelir. En sık görülen dokunma varsanılarıdır, renkli ve hareketli görme de ortaya çıkabilir.
Derisi altında böceklerin yürüdüğünü sanan kokain kullanıcıları kendisine zarar verebilir .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER : 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bağımlılık Yapan Maddeler
» Bağımlılık Yapan Maddeler ve Etkileri;
» İçe Çekilen Maddeler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Frmks :: Sağlık :: Bağımlılık Yapan Maddeler-
Buraya geçin: